Gezginim diyecek kadar gezmediğime eminsem de zor şartlar altında çalışan iki beyaz yakalının önüne çıkan tüm fırsatları değerlendirebileceği kadar gezdiğimizi söyleyebilirim. Ki bu beyaz yakalının biri her gün 200 km yol alıyor, diğeri ise cumartesi de çalışıyorsa bu ‘fırsatlar’ fazlasıyla kısıtlı oluyor maalesef. Keza bu iki beyaz yakalının bir köpeği varsa ve onunla gezmekten ekstra keyif alıyorlarsa ‘kısıt’lar ayrıca maksimum seviyeye ulaşıyor. Malumunuz biz bu sene hayatımıza bir ‘kısıt’ daha ekledik; çocuk!
Elbette ne köpeğimizi ne de bebeğimizi ‘kısıt’ olarak gördüğümden değil çevredeki genel kanı ve yargılardan dolayı bu kelimeyi kullandım yoksa ben hala öyle olmadığına eminim. Çünkü nasıl ki hiçbir şeye imkan bulamadığını söyleyen aşırı yoğun herhangi bir kişi sigara içiyor ve onu içmek için her an, her saniye fırsat kollayabiliyorsa gezmek isteyen kişiler de kendine zaman yaratmak ve plan oluşturmak konusunda o denli başarılılar diye düşünüyorum.
Ve evet gelelim çocukla ilk küçük seyahat denemesine!
Malum mevsim kış ve bebeğimiz henüz üç aylık. Bu bizi yapılabilecek aktivite ya da seyahatler konusunda konfor ve hijyen arayışına sürüklüyor. Ben de durumun böyle olacağını düşünerek daha Umay doğmadan Thy promosyonu ile almıştım Antalya biletini. Eğer bir biletimiz olursa seyahat için sebebimiz olur diye düşünmüştüm, iyi ki de öyle düşünmüşüm yoksa cesaret edemeyip evde oturmayı tercih edebilirdim sanırım. Peki bebekle seyahatte uçak ile ulaşımla bebeksiz bir seyahatte uçak ile ulaşım arasında ne fark vardı bizim için?
Bir kere meme emen ve henüz ek gıdaya geçmemiş bir bebekle seyahat de yaşam da kolay bence. Mama hazırlama derdiniz yok, doyurmak için uzun bir hazırlık süreciniz yok, yer kısıtınız yok; bulduğunuz yerde oturun ve emzirin hepsi bu. Hal böyle olunca taşıyacağınız materyaller de azalıyor ama bebek ve taşımak denildiği zaman benim artık aklıma ilk ‘bebek arabası’ gelecek bundan böyle çünkü o varken tüm diğer eşyalar devede kulak kalıyor. Havaalanında güvenlikten geçerken bebek arabanızı kapatmak ve açmak durumundasınız. Mevsim kış, bebeği de fazlası ile giyindirdi iseniz; arabasından alıp, üstünü çıkarıp, radyasyon sebebi ile güvenliğe uzatıp, güvenlik ‘ kaç aylık, kız mı, tatil mi?’ derken eşyalarınızı banttan geçirmek, kemer çıkarmak vs derken kötü bir tecrübe ile anladık ki bebekle seyahatte havaalanına öyle iki kişi gider gibi 1 saat erkenden gitmek yeterli olmuyor. ‘Kötü tecrübemiz’ de şudur ki ilk kez uçak kaçırdık! Bu deneyimde THY görevlilerinin çokça kusuru varsa da bizim de gereksiz tantanamız ve acemiliğimiz de yok değildi elbette. Bunun dışında malumunuz 2 yaşa kadar sadece alan vergisi ödediğinizden bebekle uçmanın maliyeti de çocukla uçmaya nazaran oldukça düşük ve yine aynı sebeple bebeğinizin biletini sonradan da ekleyebilirsiniz. Mesela ben Umay doğmadan aldığım için biletimizi TC kimlik numarası yoktu bu sebeple Online işlem yapamadım ve havaalanında sonradan bilet satın aldım.
Yani bebek emiyorsa ve ek gıdaya geçmemişse bana kalırsa seyahatte havaalanı güvenlik geçişleri dışında zorlanacağınız bir durum yok. Bu sebeple ebeveynler ilk 6 ayın avantajını iyi kullanmalı diye düşünüyorum.
Uçakta bebek için onu size bağlamak adına kemer veriyorlar ama Umay henüz oturamadığı için açıkçası takamadım ve takmış gibi yaptım. Çünkü o kemeri yatan bir bebekle kullanmak çok zor.
Pusetiniz olduğunu boarding sırasında personele söylediğinizde size içine rahatlıkla bir tabut sığacak kadar büyük bir poşet veriyor ve uçağa binerken pusetinizi körükte personele bu poşetin içinde teslim ediyorsunuz. İnerken de hemen yine aynı yerden iner inmez teslim alıyorsunuz.
Ben havalandırmanın ani açılması ve kapanmasından dolayı biraz gerildim ve üzerini bir örttüm bir açtım ama inerken yanımızdan henüz kırkı çıkmamış ve üzerinde bir yelek ya da battaniye bile olmayan bir bebek geçtiğinde ağzım açık bakakaldım. Çok titizlenmeme konusunda daha doğmadan kendime sözler versem de düşünüyorum da sanırım o kadarını hayatta yapamazdım. Siz nasıl düşünürsünüz bilemem ama yanınıza fazla kalın olmayan bir battaniye ya da müslin almanız avantaj sağlayabilir.
Yine uçak içinde verilen yastık boyut itibariyle emzirirken de oldukça faydalı ama siz hijyen konusunda pek emin değilseniz ve kullanmak istemezsiniz yanınızda seyahat yastığı boyutunda bir yastık almanız menfaatinize olacaktır.
Hem mevsimin etkisi hem de yorulan anne babanın konfor arayışından dolayı otel tercih ettiğimizi söylemiştim yine aynı sebepler dolayısıyla köpeğimiz bu seyahatimizde yanımızda olamadı. Çünkü maalesef oteller köpeğimizi kabul etmiyor. Elbette eden oteller de var ama oldukça düşük imkanlar sağlıyor o sebeple bu defa dört ayaklı çocuğumuzun affına sığındık ve güzel teyzelerine emanet ettik.
Çocuk sahibi olduktan sonra da olmadan önceki düşüncelerim en azından şimdilik değişmedi. Bana kalırsa İnsanlar ‘40 mevlüdü’; gelen herkesi memnun etme çabası, hastane ziyaretleri yorgunluğu, çevre baskısı ve gereksiz yorumlarla zaten psikolojik olarak gerildikçe geriliyor. Farkındaysanız bebek bakmak ya da onun getirdiği zorluklardan bahsetmiyorum bile. Çünkü o zaten olması gereken bir zorluk ama diğerleri toplumun ve kültürümüzün bize kattığı ekstra yüklerden. Bu zorlukları minimize etmek ve annenin kendini dinlemesi için ara sıra farklı ortamlarda hem bedenini hem ruhunu dinlendirmesi kadar doğal bir arzu daha olamaz ve İnanın evde olduğunuz sürece bu neredeyse imkansız. Tabii yanınızda yatılı bir yardımcı, bebeğinize sizin kadar iyi bakacağına İnandığınız herhangi biri yoksa. Özellikle ilk 40 gün dahil bebeğine tek başına bakan, üstüne üstlük evde dört ayaklı bir çocuğu daha olan ve evini de kendisi çekip çevirmek durumunda kalan bir anne olarak benim bu tatile çok ihtiyacım vardı. Ümit’in belirsiz iş seyahatleri ve mevsim sorunu olmasaydı eminim çok daha uzun soluklu ve daha erken zamanlı yapılmış tatillerimiz de olurdu. Ama şimdilik Şubat ayında planlanmış bir otel tatilimiz daha var.
Peki Umay yolculuk esnasında nasıldı? Hiç mi ağlamadı, zorluk çıkarmadı? Giderken kalkış ve inişte uyudu arada çok kısa bir süre uyandı o esnada da basınçtan etkilenmemesi adına emzirdim. Dönerken ise daha uçağa binmeden uyudu ve uçak 1 saat rötar yapmasına ve üstüne üstlük 1 saatte hava trafiğinden dolayı havada asılı kalmasına rağmen tüm bu süreçte inene kadar uyanmadı. Bana kalırsa bebekler küçükken uçaktaki sesi de anne karnındaki sese benzetiyor olabilir bir de hava muhalefetinden dolayı dönüşteki sarsıntı bizi gerse de kızımızı pek memnun etti sanırım. Bu genel bir şey midir yoksa bazı bebekler mızıkçılık yapar mı bilmiyorum ama özellikle giderken önümüzde oturan beyefendinin Umay’dan çok daha anlayışsız olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Uyusun diye 3-5 defa piş piş dediğim için aşırı kınayan bakışlar fırlatıp üstüne üstlük koltuğunu dizime kadar yatırdı. Ben toplumdaki anlayışsızlığın köpeğimize has olduğunu düşünmüştüm oysa bebeğimiz olunca da durum ‘kısmen’ düzeliyormuş. Yani ne diyebilirim ki!
Tüm anneler ve anne adaylarına bol seyahatli ve konforlu günler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder