7 Şubat 2016 Pazar

Voyage Belek Antalya (15-17 Ocak 2016)


On yıllardır tekrar ettiğim bir şey vardır 'ben lüksü sevmem' :) Belki de hayatta bu kadar muhtaç varken 'lüks' kelimesinin bende uyandırdığı ya da uyandıracak olduğu utanma hissindendir. Uyandıracak olduğu diyorum çünkü kelimenin örtüştüğü çok fazla şeye sahip olmadığım için bu duygu yoğunluğu olasılıktan öteye gitmiyor :)



İşte tam da bu nedenle tıpkı gündelik hayatta olduğu gibi seyahat ya da tatil tercihlerimde de hiç bir zaman konfor aramadım, elbette dünyanın en şanslı eşiyim çünkü Ümit konforu sevse de tercihlerime saygı duyarak her zaman beni destekledi. Nitekim balayına dahi gidemeyen-gitmeyen biz 7 yıllık evlilik hayatımızda sadece üç defa yıldızlı otellerde konakladık :)

Bunlardan en günceli ise 3 hafta önce gitmiş olduğumuz Voyage Belek oldu. Ve ne yalan söyleyeyim kış sezonunda Antalya otellerinden birini tercih etmek, gidip geldikten sonra bana her kış yapılması gereken bir eylem gibi geldi. Sezonun vıcık vıcık insan ve telaşından uzak, bedenlerin tatil ihtiyacının tavan yaptığı, daha az (!) soğuk bir ilde şehirden uzaklaşmak gerçekten çok güzelmiş.

Pegasus'un indirimli dönemlerinden birinde biletlerimizi kişi başı gidiş dönüş 75 TL gibi bir fiyata almıştık ama iş yoğunluğu nedeniyle son iki gün kalana dek herhangi bir rezervasyon yaptıramadık. İşte bu olmadı diye kendi kendime söylenirken çalışma arkadaşım Esra daha önce 6 defa gittiği oteller zincirini önerince bundan iyisi can sağlığı diyerek akşam hemen ETS Tur üzerinden rezervasyon yaptık. Ne yalan söyleyeyim beklediğimden çok daha uygun bir fiyata geldi. İki gece iki kişi için 680 TL ödedik ama yediğimiz yemekler ve sunulan hizmet için oldukça makul bir ücretti.

Havaalanından indikten sonra kişi başı 35 TL olan transfer ücretinin gereksizliğinden emin olarak dışarıda kalkmak üzere olan otobüse bindik ve kısa bir yolculuğun ardından eski istasyon durağında indik buradan Belek minibüslerine bindik bu kez 40 dk lık bir yolculuk yaptık ve otelimize 200 metre kala indik. Aktarmalı bu ulaşım iki kişi için 20 TL idi :)

Check-in yaparken sanırım ilk kez geliyor olmamızdan kaynaklanan sebeple en uygun ve standart oda almamıza rağmen en pahalı ve dubleks olan lagünlerden verdiler. İlk dakika itibari ile kendilerine aşık olmamızı bu şekilde sağladılar. Odamız- villamız oldukça konforlu, jakuzili, otelin ana binasına kısmen uzak ve sakindi. Önündeki havuzdan ve bu havuza uzanan yolda su devirdaimi yapan diğer havuzlardan gelen seslerden de ayrıca hoşnut kaldığımızı söylemek isterim.

Otel içinde kaybolacak kadar büyük olmadığı gibi, yetersiz küçüklükte de değildi. Aynı zamanda etrafı yemyeşil, sahil manzarası ise ayrı güzeldi. Eminim sezonda da güzeldir ancak sezonda kalabalıkta bu güzelliği doya doya izlemek mümkün olabilir mi ondan pek emin olamadım.

Peki otelde iki gece üç gün ne yapılır diyenlere:

Bir kere kütüphane inanılmazdı! Yüksek tavanı, mis gibi yemyeşil manzarası, en bi sevdiğim kahverengi deri koltukları ve kimsenin tercih etmemesi nedeniyle muhteşem sessizliği ile değil üç gün, bir ömür vakit geçirilirdi.
Yine pek tercih sebebi olmayan ama benim için mükemmel bir seçenek olan sinema salonu gerçekten çok iyi fikirdi. İstediğimiz filmi oynatmaları ayrı güzel jestti. Köpeğimiz olmasından mütevellit uzun süredir koca salonda film izlemediğimizden bizi çok mutlu etti.





Kapalı yüzme havuzu çok yeterli olmasa da özellikle çocuklu ailelerin tercih sebebiydi, biz de nasiplendik elbette. Sadece havuzu değil, hamamı, saunası, sıcacık dinlenme koltukları, şok banyoları da tertemiz ve özenliydi. Bunun yanı sıra ayrıca kese, köpük ve golf masajı da aldık. Hayatımda ilk kez masaj yaptırdım, ilk üç gün biraz zordu ama sonrasında yıllar sonra kürek kemiklerimi hissettiğimi fark ettim. Maalesef uzun saatler masa başında çalıştığım için boynumda düzleşme ve fıtık var, kürek kemiklerim ise uyuşmuş gibidir hep. Ama bu masaj beni yeniden doğmuş gibi hissettirdi. Kıssadan hisse kesinlikle önerimdir:)

Bizi mest eden ancak gittiğimiz hafta sonu rüzgarın şiddetinden dolayı denemeye cesaret edemediğimiz yetişkin havuzu ise bence gerçekten dahiyane bir fikir. Kışın ortasında sıcacık açık hava havuzuna giren bir kaç yiğit vardı ama dediğim gibi biz risk almayıp fikri takdir etmekle yetindik. Yetişkin havuzunun yanı başındaki restaurant sürekli açıktı ve bir öğlen yemeğimizi orada yedik. Aynı zamanda çeşitli dondurmaları da bünyesinde barındırmıyor değildi.

Sahilde yürüdük, renkler muhteşemdi. Havanın biraz kapalı olmasından dolayı gökyüzünde farklı tonlarda mavinin deniz ile birleşimi ayrı izlenesi bir güzellikti. Hatta tam da o an periscop'ta kısa bir yayın yaptım ve oldukça yüksek bir izleyici kitlesi toplamayı başardım :) Bunu da belirtmeden edemeyeceğim.

Odamızda iki tane mini buzdolabı vardı ve ücretsizdi. Bu kısımları çok umursadığımı söyleyemem ama sonuçta aile ile giden ve uzun zaman geçirecekler için önemli bir detay olabilir. Odalardaki ürünler, banyodaki sabunlar vs de oldukça kaliteli ve özenliydi. Aynı zamanda giyinme odası vardı. Her ne kadar fazla vakit geçiremesek de balkonun manzarası ve sakinliği de bahsetmeye değer güzellikteydi. 

Sürekli açık olan barları, pastanesi, her türlü içeceğin, yerli ve yabancı alkolün servis edildiği dinlenme alanlarındaki servis kalitesi de gerçekten çok iyiydi.

Gelelim kalitesinden ve hizmetinden sual olunmayacak yemeklerine. Sabah kahvaltılarımızda bize eşlik eden kedilere de ev sahipliği yaptıkları için takdirimizi toplayan garsonları, ateşi ile herşeyden önce ruhumuzu okşayan fırın önündeki taze ekmekleri, taze sıkılmış portakal suları ve oldukça çeşitli sunumları ile ana restaurant bize ev sahipliği yaptı. Biraz rüzgar olduğu için pek tercih edilmeyen dışarısı kedilerin varlığı dolayısıyla bizi ekstra mutlu etti. Öğlen yemeğimizi bir gün yetişkin havuzunun yanında yaptık, ikinci günümüzde ise oradan buradan o kadar çok nasibimizi almıştık ki bir şey yememeyi tercih ettik. Akşam yemeği için çocuklu ailelerin tercih ettiği alt kat restaurantın yanı sıra gürültü sevmeyenler için bir üst katta aynı yemeklerin sunulduğu çocuksuz bir restaurant vardı, yine kalitenin yüksek ve çeşitliliğin fazla olduğu bu restaurantlar tertemiz ve oldukça renkliydi. Sezonda açık olan ala carte restaurantlardan sadece ikisi açıktı ve biz bir akşam İtalyan Restaurant'ta yer bulma şansı yakaladık. Otelin kalabalık olmasının yanı sıra ala carte restaurantların kapasite azlığı nedeniyle bu şansı yakaladık diyorum çünkü öyle güzel ağırlandık ki, sadece yemekler değil üç kişinin kapıda karşıladığı o gece güler yüzlü servis personeli bizi inanılmaz mutlu ettiler.

Düş gibi kısacık ve sıcacık geçen vakit bize bir saniye bile 'neden' sorusunu sordurtmadan sürekli olarak dilimizde 'iyiki'lere yer verdirtti. Bana 30 yıllık hayatım boyunca 'buz' gibi bina dediğim otel yapılanmasını sevdirmekle kalmadı, ruhumuzu okşadı, dinlendirdi.

Umarım yolunuz düşerse çok daha güzel bir tadı sizin de damağınızda bırakmaktan gocunmaz :)

Başka bir seyahat plan ve paylaşımında bulunana dek sağlıkla kalın.