23 Eylül 2015 Çarşamba

Yoros Kalesi / Yoros Cafe-Anadolu Kavağı

Tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Kurban Bayramı'nı İstanbul'da geçirme kararı verdik. Bu kararda ülkedeki gerginlikten dolayı çok önceden Erzincan'a gitme planları yapılmışsa da son dakika iptal edilmesinin de etkisi büyük elbette.

Bu küçük ön bilgiden sonra gelelim Yoros Kalesi'ne. Kale, Anadolu Kavağı ile Anadolu Feneri arasında kalıyor. Oraya kadar gitmişken Anadolu Feneri mahallesine de gitmenizi öneririm ki biz her iki ziyaretimizde de öyle yaptık. Anadolu Feneri çok küçük bir mahalle ve mahallenin sonunda Poyrazköy'ü de içine alan küçümsenemeyecek bir manzaranın olduğu, sakin, küçük bir yer. Sanıyorum ki yolunun uzunluğu ve zorluğu dolayısıyla çok gelişememiş ama üçüncü köprü yapılırken bu durum da yavaş yavaş iyileşiyor gibi.

Anadolu Feneri manzarasını çekerken sokaktaki dostlar yanı başımızda.










İşte Karadeniz ile Marmara'nın buluştuğu o güzel manzaranın bir bölümü



Bu da yazıda kısaca bahsettiğim Poyrazköy'ün fenerden görünümü




Yoros Kalesi Doğu Roma imparatorluğu döneminden kalmış ve Ceneviz kalesi diye de anılıyor. Kalenin tarihi hakkında uzun uzun yazılar zaten pek çok sayfada mevcut bu nedenle tekrar kopyala yapıştır yapmak istemedim tarihi bilgi için buraya mutlaka bir tık. Kalenin iç kısmı bir süredir restorasyonda bu nedenle sadece önünde birkaç fotoğraf çekebiliyor ve manzara izleyebiliyorsunuz. Ancak kale bahane manzara ve cafeler şahane.


Yoros Cafe'de mutluluğun fotoğrafı




Kalenin hemen altında Yoros Cafe yer alıyor. 2014 yılında sadece bir yerden oluşan bu mekan merdivenlerin sonunda başka bir alanda daha ikinci şubeyi de açmış bu yıl. Üst katta alkol yok ancak aşağıdaki şubede var. Bu arada alt ile üst arasında manzara olarak bir fark yok. İşletme aile işletmesi olduğundan yemek ya da mutfakta da bir fark yok. Üst taraf anladığım kadarıyla ailenin gençleri, alt tarafta ise büyükleri tarafından işletiliyor. Biz geçen yıl üst katta oturmuştuk, bu yıl ise alt katı tercih ettik. Kalamar, balık, midye, ahtapot ve bir çok soğuk meze olduğu gibi, salata, hamburger gibi seçenekler de mevcut. Fiyatlar uygun. ( Karides güveç 25, Kalamar 18, Mezeler 10 TL gibi) Hizmet ya da yemek kalitesi süper değil belki vasat lakin manzara tüm negatif yönlerini tek başına pozitife çevirmeye yetiyor.

Yoros Cafe'sinin sevimli, manzaralı ve havadar salıncakları :)








Merdivenlerden inerken mekanın da ilgilendiği fazlasıyla kedi, köpek var. Hepsi de çok şirin. Yaralı bereli ya da çok sevimli görüntüye olmayabilirler ama emin olun selamınızı alır ve sizi güvenle uğurlarlar. Hayvan sever iseniz yanınızda mama götürüp bu canları da mutlu edebilirsiniz.

Yoros Cafe'nin tam karşısında aşağı inerken bir kaç cafe daha var. Onlara hiç oturmadığımız için bir yorumda bulunamayacağım ama onlar da kır kahvesi tadında görünüyorlar.

Kaleden aşağı inince Anadolu Kavağı mahallesi karşılıyor sizi. Oldukça küçük, bir kaç hediyelik eşya dükkanının ve sahil kenarında balıkçıların olduğu şirin bir mahalle. Burada maalesef biraz fazla çakal olduğu kesin. Denize sıfır balıkçılar yan yana ve bir dakika dahi rahat yürütmüyorlar sizi. Sürekli yanınıza yaklaşıp menüyü kulağınıza fısıldamaya başlıyorlar ve bir zaman sonra artık iyice gerilmeye başlayabiliyorsunuz çünkü kibarca reddetseniz bile sınırınızı zorluyorlar. Yemek için Anadolu Kavağı mahallesi de bir seçenek ve kaleden farklı olarak ekmek arası balık, midye gibi ucuz seçenekler de var. Bana kalırsa kalede yemeğinizi yedikten sonra tatlınızı ( dondurma ya da waffle güzel seçenekler) burada yemeniz daha iyi olacaktır. Sonuç olarak amaç hem kafa dinlemek hem sessiz sakin bir zaman dilimi geçirmek ise kale bu tanımlamalar için oldukça ideal iken mahalle tam tersi fazlası ile gürültülü ve kalabalık.

Eğer Anadolu Kavağı mahallesinin kalabalığını sevmediyseniz Elit isimli bu güzel mekandan acıbadem kurabiyenizi alıp Beykoz sahilinde balıkçıları izlerken yiyebilirsiniz hatta minik çay ocağında çay demleyen amcanın çayının yanında süper oluyor diyebilirim.



Mahallede Bozcaada kıvamında sevimli boyalı ve yaratıcı hediyeliklerin olduğu bir kaç dükkan var. Zaten aracınızı park ederken yol ortasında elinde makine ile bir duvara bakmakta olan insanları gördüğünüz zaman hemen bu duvarların hangileri olduğunu anlayacaksınız :)


Sahildeki balıkçılar





Tepeden aşağı inerken Anadolu Feneri- Yoros Kalesi- Anadolu Kavağı- Beykoz sahili bir gününüzü ayırabileceğiniz güzel bir rota. Hatta fener ile kale arasında Poyrazköy'e de uğrayabilirsiniz. Biz hiç yapmadık, bunda gidip görüp çok da sevmeyen arkadaş sayımın fazla olmasının da payı büyük elbette. Bir rivayete göre denizine girilebiliyor ancak bu yaz Ağustos ayında ziyaretine gidip denizden nefret etmiş yakın arkadaşım da var :)

Fenerden kavağa inerken yollar çok güzel

Biz bu rotayı ikidir araba ile geziyoruz. Bisikletli görmedim yolda ancak internette okuduğum-gördüğüm kadarıyla bisikletle ya da yürüyerek gezen, vapurla gelip aşağıdan yukarı çıkanlar da var. Bana kalırsa fazlasıyla yokuşlu ve bu seçenekler sabah erken saatlerde yol alan ve antrenmanlı kişiler için ideal. Yine de iddialı iseniz bilemem. Yine tanıklık ettiğim kadarıyla tüm bu rotalara otobüsle gelmek mümkün.


 2014 yılında çektiğimiz fotoğraflardan bir kaç tane





Araba dışındaki seçenekleri internetten buldum :)

İETT ile ulaşım: 

Üsküdar'dan kalkan 15KÇ Çavuşbaşı- Üsküdar ve 15 ŞN Şenevler- Üsküdar hatlarına binerek, Kavacık Dörtyol durağında inerek 15A Kavacık- Anadolu Kavağı otobüsüne binerek Anadolu Kavağı'na ulaşılabiliyor.

Eminönü ve Sarıyer'den Deniz yoluyla ulaşım:

Eminönü'nden kalkan vapurlarla
Yaz aylarında düzenlenen Bostancı- Anadolu Kavağı vapur seferi ile
Sarıyer- Anadolu Kavağı arası vapur seferi ile

Herkese bol gezmeli mutlu bayramlar dilerim.